Kitap Ehi - Rabbi Arayış

29 Mayıs 2016 Pazar

Müslüman Olmak

Uzun süredir yazmıyordum, tekrar merhaba. 

Geçen yıl da belirttiğim gibi, yazılanlar tamamen kendi görüşlerimdir, kesin doğru diyemem, tabi siz de yorumlarsanız belki bir beyin fırtınası ortaya çıkar, görüş alış verişi sağlarız. Kısacası içimden geçenleri kelimelere dökmeye çalışıyorum, kimseye nasihat ya da kesin doğruları sunmuyorum.

Bu küçük hatırlatmadan sonra, müslüman olmanın Allah'ın izni olmadan ve koşulsuz iman etmeden hangi çağda yaşarsanız yaşayın mümkün olmadığını dile getirmeye çalışacağım.

İlk insan ve ilk peygamber Hz. Adem'in İblis'in de kışkırtması ile Allah'ın Cennet'te koyduğu yasağı özgür iradesi ile çiğnemesi sonucunda insanoğlu kıyamet gününe kadar Dünya'da kalmaya mahkum edildi.

2. Sure (Bakara Suresi), 35. Ayet
Dedik ki: "Ey Adem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."
2. Sure (Bakara Suresi), 36. Ayet
Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, "Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır" dedik.
2. Sure (Bakara Suresi), 37. Ayet
Derken, Adem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb'ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz o, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır.
2. Sure (Bakara Suresi), 38. Ayet
"İnin oradan (cennetten) hepiniz. Tarafımdan size bir yol gösterici (peygamber) gelir de kim ona uyarsa, onlar için herhangi bir korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir" dedik.

Görüldüğü gibi yüce Allah, özgür iradesi olan insanı yaratmış, Hz.Adem özgür iradesi ile konan yasağa uymamış ve belirli bir vakit olan "Kıyamet Günü" ne kadar insanoğlunu birbirine düşman olarak yeryüzüne indirmiştir. Ancak Hz.Adem tevbe ederek bağışlanma dilemiş ve her şeyin tek yaratıcısı olan Allah onun tevbesini kabul etmiştir. Hemen ardından gelen Bakara Suresinin 38. ayetinde de, insanoğlunun sınavı haber verilmekte, Allah'ın gönderdiği ve O'nun kurallarını tebliğ edecek olan peygamberlere uyanların kurtuluşa ereceği belirtilmiştir.

Bu ayetlerde kapalı olarak "iman sınavı" belirtilmektedir. Herşeyin yaratıcısı, O'nu görmeyen ve bu dünyanın kuralları veya yazılımı ile onu algılayamayan insanoğluna kurallarını bildirecek, O'nu görmediği halde iman edenlere "korku olmayacak" ve kurtuluşa erdirecektir.

 Allah'a, meleklere, kitaplara , peygamberlere ve ahıret gününe inanmak imanın şartlarıdır. Müslüman olmak, bunlara koşulsuz iman etmeyi gerektirir. Koşulsuz diyorum çünkü, insanoğlu görmediğine iman etmeyebilir. Belki Tevrat, Zebur,İncil ve Kuran-ı Kerim için bir insanın yazdığı düşünülebilir.

Din'e ön yargılı yaklaşmadan önce Kuran-ı Kerim ve Tevrat kesinlikle bir kaç defa okunmalıdır. Bir kez okumak, hele ki ön yargı ile , çok yanlış düşüncelere sevk edebilir. Kuran, öyle bir mucizedir ki, her okunduğunda insanın gözündeki perdeyi biraz daha aralamaktadır. Kuran'da geçen bazı ayetler, Tevrat'ta bazen daha detaylı olabilmektedir.öbu sebeple mümkünse Tevrat da okunmalıdır.

Genellikle iman etmeyenler, kutsal kitapların dönemin bilgili, zengin ve ilim sahibi kimselerce yazıldığını öne sürmektedir. Onlara göre peygamberler ticaret ve para kazanmak uğruna sahip olduğu ilmi ilahileştirerek kendilerince bir düzen sağlamaya çalışan kimselerdir.

Ancak burada küçük bir ayrıntıyı kaçırmaktadırlar. Hiç bir insan gelecekten haber verecek bilgiye ve ilme sahip değildir. Örneğin Tevrat'ta İsrailoğullarının Allah'ın kurallarını çiğnemekte ısrar etmesi halinde Allah tarafından diğer milletlerin arasına dağıtılacağı ve eğer tekrar dinlerine dönmeleri ve bağışlanma dilemeleri halinde ise tekrar onları vaad ettiği topraklarda birleştireceği belirtilmektedir. Ki bahsedilen ola son bir kaç yüz yılda vuku bulmuştur. Tevrat ise yaklaşık 3.500 yıl önce yazılmıştır.

Tevrat'ta Hz.İsa da müjdelenmiştir. Bu müjdeden 1.500 yıl sonra Hz.İsa insanları uyarmak için dünyaya gelmiştir. İşte bu örnekler çoğaltılabilir.

Kuran'ın indirildiği 6. yüzyılın sonu ve 7. Yüzyılın başında ise hiç bir ilim sahibi kimsenin Ay ve Güneş'in belli bir yörüngede olduğunu, DNA'dan bahsetmesi, iki denizin bir birine karışmamasını bildiğini düşünmek benim kanaatimce mümkün değil. Öyle ki o yıllarda dünyanın düz bir tepsi olduğu varsayıldığı düşünüldüğünde, bu bilgilere ortadoğuda beya dünya üzerinde ilim sahibi hiç kimsenin sahip olduğunu  düşünmüyorum. 

Dediğim gibi bu örnekler uzar ve gider...

Müslüman olmak koşulsuz iman gerektirmektedir, eğer bu yoksa her emareye insani bir mühür koymak insanın yaptığı en becerikli işlerdendir. Müslüman olmak hiç bir şey görmeden Allah'a iman etmektir.

Bu Çağda ne Dini?

Evet çağımızda artık çok klişeleşmiş bir söz. Gelişen teknoloji insanoğlunun nankörleşmesi ile sonuçlanmıştır. Aslına bakarsanız her çağda bolluk içerisinde yaşayan toplumlarda, kainatın yaratıcısını inkar edildiği görülmektedir. Buna Kuran'da ve Tevrat'ta yer alan Mısır Firavununun halkını örnek verebiliriz. 

Ancak Vakıa suresinin şu ayetleri okuduğumuzda ;
8 - Sağın adamları (var ya) ne mutludurlar onlar!
9 - Solun adamları ise ne uğursuzdurlar onlar!
10 - Önde olanlar (var ya), onlar öncüdürler.
11 - İşte o yaklaştırılanlar,
12 - Nimet cennetlerindedirler.
13 - Çoğu önceki ümmetlerden,
14 - Birazı da sonrakilerden.
15 - (Onlar) cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
13 ve 14'üncü ayetlerde cennette bulunanların az bir kısmının son nesiller olduğu haber verilmektedir. Yani kıyamet gününe yaklaşıldıkça iman edenlerin sayısı azalacaktır. Dolayısı ile hali hazırdaki kamuoyu, verilen imkan ve nimetler ile şımarmış ve Allah'a olan imanını unutmuştur. Unutmuştur diyorum çünkü insanoğlu ne zaman zor duruma düşse Allah'a yalvarır. İyide hani "Bu çağda ne dini" sorusu ne oldu. Servetin doruklardayken Allah'a şükretmedin ve hatta inkar ettin. Şimdi neden yalvarıyorsun insanoğlu. Her şeyin varken Allah'a şükretmeyi, hiç bir şeyin yokken sabretmeyi nefsine terbiye etmelisin ki kurtuluşa eresin. 
İşte Müslüman olmak aynı zamanda şükür etmek ve sabretmektir.
Din Sömürüsü
Çağlar boyunca din sömürüsü insanoğlunun imanını yok etmiştir. Dini kendi menfaatleri için yorumlayan zenginler veya milletlerin ileri gelenleri/yöneticileri, insanoğlunun dine bakış açısını değiştirmiş, imanı zayıflatmıştır. Bu durum hem Tevrat dönemini hem İncil dönemini ve ne yazıkki Kuran indirildikten sonra da devam etmiştir. Hangi din mensubu olursa olsun, her zaman o milletlerin zenginleri ve yöneticileri arasından Din'i kendi menfaatleri için kullananlar çıkmıştır ve çıkmaya kuvvetle ihtimal devam edecektir. 
Fitne fesatın yükseldiği her dönemde Allah bir peygamberini tebliğ için tayin etmiştir. Fakat son peygamber Hz.Muhammed olduğu düşünüldüğünde artık başka bir peygamberin günümüzde insanoğlunu ikaz etmesinin mümkün olmadığını ve artık tek şansın yoğun koşuşturma ile geçen geçici dünyada "1 dakika ne oluyor" diyerek oturup düşünebilen, idrak edip iman edebilen insanların olacağını düşünüyorum. İş, çocuk, yakınlarının işlerine koşturma,para kazanma hırsı,sağlık sorunları ve uzayıp giden dünya dertler listesinde "1 dakika ne oluyor" diyebilme cesaretini gösterebilecek miyiz? 
Nitekim bir çoğumuz doğuyor ve bu koşuşturmanın hızına kapılıyor ve tekrar O'na dönüyoruz, hem de iman etmeden. Koşturup dururken bir de bakıyoruzki hayat geçmiş, ve uğruna koşturduğumuz hiç bir şey bizimle toprağa gelmiyor. Acaba koşturup durduğumuz şeyler arasında asıl kavuşmaya çalıştığımız yaratıcımızı unutmuyor muyuz?
Bir sonraki yazıda görüşmek, müslüman olabilmek üzere inşallah,
Saygılarımla

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Allah'ın İnsan İle İletişimi

Allah elçilerine verdiği emirler ile insanoğlunun kendisine iman etmesini ve belirli kurallar çerçevesinde yaşamasını istemiştir. Hz.Musa'dan önce de seçtiği kullarıyla iletişime geçer. Ancak özellikle emirlerini ve kurallarını belirlediği Tevrat, İncil ve Kuran satırlarını iletirken insanoğlundan giderek uzaklaşmıştır. Peki neden?

Yecüc ve Mecüc Türkler ve Moğollar mı?

Zülkarneyn kimdir isimli yazımda belirtmiştim: Kehf suresinde yardım isteyen kavim Çinliler değil, bahse konu demir ve bakır alaşımlı sed ise Çin seddi değildir. Bir çok kaynakta Moğollar ve boyları veya Türkler olabileceği anlatılıyor.

Zülkarneyn kimdir?

Öncelikle ilim sahibi Zülkarneyn hakkında Kuran'da geçen ayetleri inceleyelim. Yecüc ve Mecüc'e karşı sed yapan Zülkarneyn'den Kehf Suresinde bahsedilmektedir. Kehf suresinin ilgili ayetleri şu şekilde;

19 Mayıs 2015 Salı

Tevrat ve İncil Değiştirildi mi?

Tevrat ve İncil'in değiştirildiği müslümanlar tarafından çoğunlukla kabul edilir. Ancak başka bir açıdan bakmak istiyorum. Yazıma geçmeden önce aşağıdaki ayetleri okuyunuz.

Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini kitaba doğru eğip bükerler, siz onu (bu okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o kitaptan değildir. "Bu Allah Katındandır" derler. Oysa o, Allah Katından değildir. Kendileri de bildikleri halde Allah'a karşı (böyle) yalan söylerler. (Ali İmran Suresi, 78)

Kitap Ehli Nedir


Kitap Ehli nedir kimdir, kendi düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım. Sözlerime başlamadan önce hemen altını çizmek isterim, yazdıklarım tamamen kendi düşüncemdir. İleriki yazılarımda da aynı anlayışla yazacağım. Çünkü bu konuda eğitim ve ihtisas sahibi yada bir akademisyen değilim. Ben de sadece takva arayışında bulunan Rab'bin bir kuluyum.

Bu yazıyı yazma sebebim ileriki yazılarımda bahsedeceğim kitap ehli kavramını kendi yorumumla anlatmaktır. Böylelikle, yazıda geçen kitap ehli kavramını bu düşünceler ile yazdığımı anlamış olacaksınız.